31.7.10
29.7.10
Helal Sana KARAKIZ !
Gelelim biz asıl konumuza ELVAN ABEYLEGESSE'ye , kara kızımız Avrupa Bayanlar 10bin metrede rakiplerini farklı geçerek altın sahibi oldu . Yine göğsümüzü kabarttı yine İstiklal Marşımızı avrupalıya zorla dinletti , alkışlar ELVAN'ımıza , sen hep böyle 1. ol hergün dişlerini fırçalarım a.q :))))
Mesele türk ana-babadan doğmak değil ,mesele kendini türk hissedip hissettiğin şeye layık olmaya çalışmak , onun için çabalamak ,koşmak,yüzmek,vurmak vs... zaten gördük annesi babası türk olupta yarı yolda bırakıp gidenleri ...
ATATÜRK'ün de dediği gibi ; NeMutlu TÜRK'üm Diyene !
not : Elvan'ın soy adını kopyala - yapıştır yapmadan yazdım ona göre (:
22.7.10
Guiza'yı Alacak Takıma Arsasını Verecek :)
Öğretmen Faruk Ünver, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Güiza'nın, kaçırdığı goller nedeniyle kendisine ve kendisi gibi düşünen
Ünver, Gediz ilçe merkezine 2
''İki sezondur bizlere
Bu arada, söz konusu arsanın değerinin yaklaşık 50 bin lira olduğu belirtildi.
Kaynak : haber 7
arkadaş bi adam bu kadarmı sevilmez ya :))
Toprak Toprağı Gurbette .... ;)
20.7.10
Tam Beşiktaş'a Göre Bir Oyuncu :)
Benim doğduğum Avustralya’da, hata yapan bir futbolcu, tişörtüne bu tür yazılar yazarak idmana çıkar. Ben de çok önemli hata yaptığım için o tişörtü giydim. Beşiktaş’ta da hata yapsam aynı hareketi yapar, kendimi cezalandırırım.”
Hürriyet'in haberine göre; Türkiye, Ersan Adem Gülüm’ün adını ilk olarak 13 Ocak 2010’daki Adanaspor antrenmanında giydiği bir tişört sayesinde tanıdı. Üzerinde “Ben malım” yazan bir tişört giyen genç futbolcu, bunun gerekçesini, “Arkadaşlarla bir karar aldık. Hata yapan bir oyuncu bu forma ile bir hafta antrenmana çıkacak” diye açıklamıştı. O Ersan (mal) artık Beşiktaş’ta oynayacak.
Politik olmayacaksın
Avustralya’nın Carlton kentinde dünyaya gelen ve futbola bu ülkede başlayan Ersan, “Avustralya’da, antrenmanda ya da maçta hata yapan bir oyuncu, tişörtüne bu tür yazılar yazarak idmana çıkar. Ben de çok önemli hata yapmıştım ve arkadaşlarımın karşısına ‘ben malım’ yazılı tişörtle çıktım. Benim öyle komplekslerim yoktur. Beşiktaş’ta da hata yapsam aynı hareketi yapar kendimi cezalandırırım. Bazıları çok yadırgadı ama benim felsefem bellidir; hata yapıyorsan bedelini ödeyeceksin. Politik olmayacaksın” diye konuştu.
Boşuna dememiş büyük üstad Bayrampaşlı Sefa ; "Neden salak olur bütün Beşiktaşlılar" diye :)))))
16.7.10
ADAMSIN GÜRCAN BİLGİÇ #2
Gürcan Bilgiç: " Bu Model Tutmadı "
UEFA Kupası finaline ev sahipliği yapacak kalite ve performanstaki bu stat ile birlikte, gelirleri katlayarak büyüterek, Türkiye’de çok önemli bir güce sahip oldru. Galatasaray ve Beşiktaş borç içinde yüzerken Fenerbahçe sadece kombine satışlarının peşinatı ile özellikle transfer döneminde çok önemli bir gücü eline alıyordu.
Taraftar da bunu hissederek maçları yaşamaya başladı. Fenerium mağazaları rekorlar kırarak cirolarını büyüttü. Fenerbahçe’yi yönetenler bu finansgücü içinde istedikleri manevrayı yapabiliyor, istedikleri ahkamı kesebiliyor, rekabete girdikleri anda para silahını konuşturuyorlardı.
Bu rahatlığın zaman içinde başarıya endekslenmesi beklenirken, parayı kazanmanın değil harcamanın önemli olduğu anlaşıldı. Elindeki güce ve sağladığı farka rağmen şampiyonluk veya kupa sayısı olarak rakiplerine üstünlük sağlayamadı Fenerbahçe takımı.
Bu ivmeyi amatör şubelerde hissettirdi ama bunu da sponsorların becerisi ile yapabildi. Kurumsal olma adına laflar söylenirken, kararların bu özelliği taşımaması ile birlikte on milyonlarca euro savruldu etrafa. Üstelik hanelere yazılan borç rakamlarını da büyüterek.
Hep parayı yazıyorum çünkü Fenerbahçe Yönetimi taraftarı bu dönemde müşteriye dönüştürmek için çaba sarf ediyordu. Gelsin, parasını harcasın, alışx veriş yapsın, kulübe kaynak yaratsın ve maç bittikten sonra da evine gitsin. İyiyse alkışlasın, kötüyse katlansın.
Yüksek kombine ve bilet ücretleri ile profili değiştirmek istediler. Öğrenci olarak veya asgari ücret kazanarak takımını seyretme şansı olan Fenerbahçeli sayısı azaldı. Tribünler cebinde para olanlara açıldı. Geçen sene kale arkası tribün ücretini gelen tepkilerle değiştirmek durumunda kaldılar.
Bu sene başlamadan üç önemli taraftar grubu tribünlerden çekildiğini açıkladı. Maçları seyretmeyip, yaşayan bu gençler, yönetim tarafından sahiplenilmemekten şikayet ettiler. “Bir kere bile bize teşekkür edilmedi” dediler. Hiç biri tribün teröristi değildi. Belki kavga ettiler ama rakip taraftarla değil. Hakeme saldırmadılar, sahaya yabancı madde de atmadılar. Küfürlü tezahürat da yapmadılar.
Ama renkleri için yaptıkları bir anlık agresifliğin bedelini öderken, geleceklerini tartışmaya başladılar. “Ne için yapıyorlardı bunu. Bu kadar çaba karşısında kazandıkları ile kaybedecekleri neydi?”
Genel bakışta hiç biri yaratılmak istenen profile uymuyor. Çünkü düşünüyorlar, itiraz ediyorlar, sorguluyorlar. Çok da paraları yok. Hemen hepsi öğrenci, babadan harçlık bekliyorlar.
Ama özellikle derbilerde Saracoğlu’nu “yenilmez kale” yapan onların aklı, ateşi ve ruhuydu.
Bu yüzden yıllardır müşteri diye yazıyorum ve sizler tepki gösteriyorsunuz. Bu bakış açısı değişmediği, yönetim yeni bir platform oluşturup pherkesi bir araya getirmediği, parçaları birleştirip tekrar yapıyı en güçlü hale getirmediği sürece de stada gelenler müşteri olacaktır. Fenerbahçe ruhunu kaybetmemeli. Doğru – dürüst yönetilerek tekrar aile halini almalı. Dönüştüğü cemaat kültüründen uzaklaşıp, cumhuriyet kimliğine kavuşmalı. "
Ama yönetim bu yazıyada kliseleşmiş laflarından(meslek ahlakına yakışmıyor ,taraftarla aramızı açmaya çalışıyor vs vs vs...) oluşan güzel bir derleme ile cevap(!)
verir...
14.7.10
ADAMSIN GÜRCAN BİLGİÇ
GÜRCAN BİLGİÇ'in sabah gazetesinde 14 Temmuz 2010, Çarşamba (bugün) günkü "Tribünlerin Ruhu" yazısı
Yukarıdaki yazıda ne güzel dile getirmiş Gürcan Bilgiç
Yarın beşiktaştaki atv binasına gidicem "kelimenin gücü" yarışmasına yarışmacı oluyorum :) görüşmeler spor katında oluyo , orada Gürcan Bilgiç'e teşekkürlerimi,-zi sunucam , inşAllah orda olur ...
12.7.10
PAUL REİS KENDİMİZİ KESERİZ :))))))
Nasıl Almanyadaki dünya kupasında Zidane'nin Matarazi'ye kondurduğu kafa en unutulmaz olay olarak tarihe geçtiyse , bu dünya kupasındada hiç kuşkusuz ahtapot paul (paul reis) en unutulmaz olarak tarihe geçti . Reis bütün maçları bildi a.q , zaten bi reisede bu yakışır ;)
Şunu sölemedende geçemicem ;
Fenerbahçe 6alatasaray maçı öncesi iki kutuya da Galatasaray bayrağı koysalar; Ahtapot Paul açlıktan ölür :)))))
10.7.10
Srebrenica'yı UNUTMADIK ..!
İşte son yılların enbüyük katliamının ilk kıvılcımı atılmıştı, Bölgeye giren Sırplar binlerce kişiyi esir alıp öldürdüler, bu ölenler arasında bebekler dahi vardı. Kamplarda erkeklerle bayanları ayırdılar, Ayırdıkları erkekleri kampların önünde öldürdüler, Bir kısmını dağlık ksıma çıkarıp orada katlettiler. Mladic'in Srebrenica katliamı öncesinde bir kameraya konuşarak söylediği, "İşte 11 Temmuz 1995'te Sırp şehri Srebrenica'dayız. Büyük bir Sırp bayramı arifesinde iken bu şehri Sırp milletine armağan ediyoruz. Nihayet, yeniçerilere karşı ayaklanmasından sonra bu toprakta "Türkler"den intikam almamızın vakti geldi" sözleri meşhurdur.
Savaşı ve katliamın son sözünü Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç söylemişti;
"Bu günleri gösteren yüce Allah'a hamd ediyorum. Tarihimizi kanımızla yazdık"
alıntı "efsanemaratonblogspot.com "